Ana Sayfa
BALIKÇININ SIRRI
Rivayete göre, balıkçılıkla geçimini sağlayan şirin bir sahil kasabasının kendi halinde, yalnız yaşayan bir balıkçısıymış Mein balıkçısı. Herkesin balıkçılıkla geçimini sağladığı bu şirin kasabada onu bu kadar farklı kılan ve meşhur eden ise, kimi balıkçılar çoğu defa ağlarına bir tek balık takılmadan geri dönerlerken, denize açıldığı her seferinde onun ağlarını doldurarak geri dönmesiymiş. Bu durum kasaba halkını şaşırtırmış ama, yalnız yaşayan bu adama, “bu işin sırrı nedir?”; diye soramazlarmış.
Balıkçının şöhreti o kadar artmış ki, kimin işi rast gitse, kim dişe tırnağa dokunur bir iş yapsa, “ Mein balıkçısı kadar şanslı “ sözü yerleşip gitmiş insanların diline.
Şirin kasabanın bu yalnız adamı, gün gelmiş daha seyrek ava çıkmaya başlamış, gün gelmiş hiç çıkamaz olmuş. Kasaba halkı, gittiği her avından bolca balıkla dönen bu ihtiyar balıkçının yokluğunu fark ettiklerinde, doğruca kulübesinin yolunu tutmuşlar. Vardıklarında evinde ölü bulmuşlar onu. Üzülmüşler ,fakat kasaba halkını en çok şaşırtan ise, balıkçının evinde gördükleri çok sayıda kitap ve yayın olmuş.
Ava çıktığı her seferinde neden bol miktarda balık avlayarak döndüğünü o zaman fark etmişler. Çünkü balıkçının evindeki kitapların büyük bölümü balıkçılık ve balık avcılığı ile ilgiliymiş.
Aziz NESİN, Sevgiye On Ölüme Beş Kala, Adam Yayınları, 1994-Doç.Dr. Osman ÖZSOY,
Etkin Öğretmen, Etkin Öğrenci, Etkin Eğitim, Hayat Yayınları 2002.